Memleketin her karesi fena halde siyaset kokuyor. Hep mi öyleydi yoksa ben mi yeni fark etmeye başladım bilmiyorum ama keyif almıyorum bu durumdan. Kimsenin keyif aldığını da sanmıyorum diyecektim ki piyasadaki bunca siyasetçiyi düşününce ondan da vazgeçtim.
Mahalle temsilcileri, üyeler, delegeler, gençlik kolları, kadın kolları, il, ilçe yönetimleri, denetçiler, disiplin kurulları, başkanlar, belediye başkanları, meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri, danışmanlar, koordinatörler, milletvekilleri, bakanlar, Cumhurbaşkanı ya da Başkan derken yazmak isteseniz daha bir sürü sıfat yazacağınız bir kurum siyaset. Peki bunca insan siyasetin içerisinde gerçekten ne için var?
Bu kurumun içerisinde yer alanların hepsine sorsak ‘Memlekete hizmet etmek’ için olduğun söyleyeceklerdir. Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Cumhuriyeti olduğundan beri bunca sıfat gerçekten memlekete hizmet etmeyi düşünmüş olsalardı bugün İzmit başka bir yer, memleket de başka bir konumda olurdu.
Siyaset çatısının altına yıllardır o kadar çok kavram sokulmuş ki artık hatlar karışmış. Irkçılık orada, mikro milliyetçilik orada, din tacirliği, tarikatlar, cemaatler orada, iş adamları, çalışanları, ticaret yapanlar orada.
Dernekler, STK’lar, cemiyetler orada. Kendine hiçbir yerde yer bulamamış kişiler bile dönüp bir kontrol edin orada. Hepsi de bir şeyler için uğraşıyor.
Tabi siyasetçiler de herkesi içeriye çağırıyor. Çocuğunu işe sokmak için destek isteyen vatandaşa siyasetçiden tavsiye geliyor ‘Senin çocuk önce şu seçim zamanı bizim partinin gençlik kollarında bir çalışsın’ diyor. Ya da ‘Sizin partiye kaydınız var mı? Partiye üye misiniz?’ diye soruyor.
Hal böyle olunca, bir de memleketteki işsizlik oranları ile bakarsanız konuya siyasi partilerinin üye kalabalıklarının nasıl oluştuğunu görüyorsunuz zaten.
Sonra bir süre sonra seçim zamanı iş oy kullanmaya geliyor. Memlekette bir çalışma ki sormayın gitsin. Seçimi kazanmak için yapılan çalışma, memlekete hizmet etmek için yapılsa yemin ediyorum Amerika’ya kafa tutarız.
Herkes örgütleniyor, birbirini arıyor, yıllarca çukurunda boğulduğumuz yollar seçime 3 ay kala asfalt, yıllardır görmediğimiz başkanlar neredeyse akraba sıfatında oluyor.
Hal hatır soranlar, sanki bizim evin eksiğini hep onlar giderirmiş gibi bir eksik var mı diye soranlar, oy kullanmamız için evden arabayla aldırmayı teklif edenler, bütün bunları bire beş katarak manşetten yazanlar kimler kimler.
Kömürcüler, yemekçiler, erzakçılar, hele önümüzdeki bu seçim Ramazan’a denk geliyor ya, iftarlar, sahurlar, teravihler derken milletçe sandıktan nur çıkartırız artık.
İlk yazının heyecanını atmak için kalemi öyle koyuverdiğime bakmayın siz. Yazdıklarımın tümüne rağmen Eflatunun sözünü size hatırlatmak isterim. Der ki Eflatun ‘Siyasetle ilgilenmeyenler bu ilgisizliklerinin cezasını kendilerinden daha yeteneksiz insanlarca yönetilmekle çekerler’ Tabi ki tamamı kötü ya da kötü niyetli değil siyasetçilerin.
Fakat onlardan çok sorumluluk sizin. Ülkeyi ya da kenti yönetecek insanları siz seçiyorsunuz unutmayın. Allah da diyor ki ‘Toplumlar layık oldukları şekilde yönetilirler’ Karar sizin.
Yukarıdaki siyasetçi profiline uyan çok insan yaşıyor bu şehirde. İsim isim onları da yazacağız buradan. İlk yazının acemiliği ve heyecanına verin. Sıcaklığını epey bir süre muhafaza edecek CHP ön seçimini ve yaşanan gelişmeleri de kısa bir süre sonra yazacağım fakat bugünlük benden bu kadar. Sizden ricam olumlu ya da olumsuz yorumlarınızı yazının altına yazarsanız daha güzel ilerleriz. Saygılar sunuyorum.
Altuğ Ok
