1. Haberler
  2. Güncel
  3. “Barış talebi ekmek ve su kadar temel ihtiyaç haline geldi”

“Barış talebi ekmek ve su kadar temel ihtiyaç haline geldi”

kocaeli emek ve demokrasi gucleri
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından Dünya Barış Günü sebebi ile yapılan açıklamada, “ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor. Barış ve demokrasi talebi, ekmek ve su kadar temel bir ihtiyaç haline gelmiştir” denildi

1 Eylül Dünya Barış Günü sebebi ile bugün Sabri Yalım Parkı’nda bir araya gelen Kocaeli Emek ve Demokrasi bileşenleri, ‘Kaos planı tutmayacak’ sloganı ile basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya; DİSK Bölge Temsilcisi Vedat Küçük, Tüm Bel-Sen Şube Başkanı Erdal Karakuş, SES Şube Başkanı Murat Harata, Yapı Yol-Sen Şube Başkanı Etem Kartal, Eğitim Sen Şube Başkanı Suphi Yıldırım, TMMOB İKK eski Sekreteri Murat Kürekci, sendika temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar katılım sağladı.

SOSYAL YAŞAM KOŞULLARI CEHENNEME ÇEVRİLİYOR

KESK Dönem Sözcüsü Suna Bağuş tarafından yapılan açıklama şöyle: “Emperyalist ülkeler, kendi çıkarları uğruna işgallerle, saldırılarla dünyayı kana bulamaya, gerici, dikta güçlere zemin yaratmaya devam ediyorlar. Bir kez daha insanlık değerleri yerle bir ediliyor, doğa geri dönüşü olmayan tahribatlara maruz kalıyor, gözyaşı ve acılar dinmiyor. İşçi sınıfının, ezilenlerin büyük bedellerle elde ettiği eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye dair kazanımlar bir bir gasp ediliyor. Sistemin yarattığı pandemiler dahi fırsata çevrilerek sosyal yaşam koşulları cehenneme çevriliyor. Kapitalistler her dönemde kar elde ederken, sermaye sözcüsü iktidar temsilcileri,  halklarımıza ve emekçilere ‘artık bolluk dönemi bitti’ tehdidini savuruyor, yeni gaspların haberini veriyorlar.Savaş politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkan mültecilik ve göçmenlik milliyetçiliğin, ırkçılığın yükseltilmesinin, halklar arasında düşmanlığın körüklenmesinin aracı haline getiriliyor.

 

MÜLTECİ AKINI

Milyonlarca savaş mağduru insanlık dışı koşullarda hayatlarını sürdürmeye çalışırken, binlercesi göç yollarında can verirken başta Avrupa devletleri olmak üzere iktidarlar mültecilik üzerinden insanlık değerlerini pazarlıyor, ayaklar altına alıyorlar. Ülkemizdeki tek adam rejimi de büyük bir yara olan mültecilik olayını iç ve dış politikada bir pazarlık ve tehdit aracı olarak kullanıyor. Öte yandan ülkemizden de diğer ülkelere siyasal ve ekonomik nedenlerle mülteci akını yaşanıyor. Adeta savaştan kaçarcasına göç yollarına düşenlere karşı sınır bölgelerinde insanlık suçları işleniyor. Kürt sorununda; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikalarda ısrarın bedelini egemenler, ittifak bloğu etrafında kümelenmiş kirli çıkar odakları değil emekçiler ve ezilenler olarak ülkenin yüzde 99’u ödüyor.

 

 YAŞMA TARZIMIZA MÜDAHALE

Ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler, halkların bir arada yaşama iradesini de iktidarları için en büyük tehdit olarak görüyorlar. Hasta tutuklu/hükümlüler sağlık raporlarına rağmen tahliye edilmedikleri için ölümle yüz yüze bırakılıyorlar. AKP-MHP iktidar bloğu her gün biraz daha derinleşen ekonomik kriz koşullarında iktidarı korumanın yolunu savaş, çatışma ve şiddet ortamını daha da artıran politikalarda arıyor. İçeride ve dışarıda milliyetçi, şoven, ayrımcı, tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi siyasetin dozu her gün biraz daha artırılıyor. Halkları ve emekçileri kutuplaştıran politikalara, tüm yurttaşların can ve mal güvencesini,  emekçilerin onurlu çalışma hakkını ve iş güvencesini yok sayan saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Festival ve konser yasakları, sanatçılara yönelik tutuklamalarla bir yandan yaşam tarzımıza müdahale ediyor, bir yandan tüm topluma gözdağı veriyorlar.

LAİKLİK KARŞITI SÖYLEMLER…

Saldırılara iktidara yakın gerici odakların laiklik karşıtı söylem ve tehditleri eşlik ediyor. Siyasallaşan yargı ise iktidarın gündemini hayata geçirmesine aracılık ediyor. Barış söylem ve talebini cezalandırırken muhalif kişi ve kurumlara yönelik ölüm tehditlerine, savaş çığırtkanlıklarına ise gözünü ve kulağını kapatarak prim veriyor. Tüm dünyada 1 Eylül vesilesiyle barıştan, demokrasiden, özgürlük ve eşitlikten yana söylem ve taleplerin yükseldiği bir günde, 1 Eylül 2016 gecesinde, iktidar bloğu yayımladığı 672 sayılı KHK ile sorgusuz sualsiz şekilde 50 bin 875 kamu görevlisini ihraç ederek adeta kamu emekçilerine savaş açtı. Ve o günden bu yana ihraç, açığa alma, adli ve idari soruşturmalar, gözaltı ve tutuklamalar, demokratik hakların kullanımı karşısında yasaklama ve fiili müdahaleler gibi her türlü zor ve baskı aracı aratarak devam etti.

 

BARIŞ TALEBİ EKMEK VE SU KADAR TEMEL BİR İHTİYAÇ

Gözaltılar ve tutuklamalar, işten çıkarmalar, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kadına yönelik ayrımcı politikalar ve şiddet, homofobiden beslenen şiddet ve cinayetler, Alevilere yönelik mezhepçi dayatmalar, laiklik karşıtı gerici politikalarda kaygı verici artış, çocuk istismarı, doğamızın talan edilmesi, iş cinayetleri ve daha nice insanlık onuruyla bağdaşmayan politika ve uygulamalar gündelik yaşamın parçası haline geldi. Gelinen aşamada ülkemizin en temel sorun alanlarının başında emek, barış ve demokrasi karşıtı milliyetçi, şoven, faşizan politika ve uygulamalar gelmektedir. Dolaysıyla ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor. Barış ve demokrasi talebi, ekmek ve su kadar temel bir ihtiyaç haline gelmiştir.

 

“Barış talebi ekmek ve su kadar temel ihtiyaç haline geldi”
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Korkusuz Kocaeli ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.