Kocaeli Kadın Platformu ve Kocaeli İstanbul Sözleşmesi İnisiyatifi geçtiğimiz hafta Gölcük’te Ali Akbaba tarafından öldürülen Seyhan Gözel ve 5 Ekim tarihinde şüpheli bir biçimde 5. kattan düşerek yaşamını yitiren trans birey Nefes Balkan için toplandı. İzmit Belediye İş Hanı önünde gerçekleşen açıklamada Kocaelili kadınlar, “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” diyerek haykırdı.
“ERKEK ŞİDDETİNİN BESLENDİĞİNE TANIKLIK EDİYORUZ”
Basın açıklamasını okuyan Sinem Arıkan, “Bugün kadınların canına kast eden erkek şiddetine karşı, bir kez daha suç mahallindeyiz. “Kadın cinayetleri, trans cinayetleri politiktir” demeye devam ediyoruz. Failleri ise çoğu zaman en yakınımızdaki erkekler iken, destekçileri erkek yargı, iktidar, ataerkil sistemdir biliyoruz. Biz kadınlar her gün AKP iktidarının, kadınlar için oluşturmaya çalıştığı “makbul kadın” dayatmasının erkek şiddetini nasıl beslediğine tanıklık ediyoruz. Bu dönemde kadın bedenine yapılan her türlü müdahalenin, elimizden alınmaya çalışılan yaşamlarımızın haklarımızın birinci elden sorumlusu olduğuna tanıklık ediyoruz.
“SUÇ ORTAĞISINIZ”
Hepimiz biliyoruz ki kadınları karakollardan geri gönderenler, lezbiyen mezbiyen yok öyle bir şey diyenler, kadın düşmanı politika üretenler, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, kadına yönelik şiddetin, LGBTİQ+’lara yapılan her türlü nefret saldırısının suç ortağıdır. İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açanlar, kadın katillerinin değil bizim önümüzde duranlar, siz cinayetlerin ve istismaların suç ortağısınız! Kadınlar her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek-devlet şiddetine maruz kalmakta ya da şiddet tehdidi altında yaşamlarını sürdürürken, siyasal iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, kadın düşmanı politikaların sürdürücüsü olmaya devam etmektedir.
“DİKKATLE İNCELENİP SORUŞTURULMALI”
Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların öldürülüp öldürülmediği, gerçekten kaza ile mi öldükleri, kadınların toplumsal cinsiyet temelli öldürülüp öldürülmediği (kadın cinayeti olup olmadığı), intihar edip etmedikleri veya intihara sürüklenip sürüklenmediklerinin açığa çıkarılması gerekmektedir. Eylül ayında öğrendiğimiz 19 kadının şüpheli ölümleri bir an önce açığa çıkarılmalıdır. Yapılacak şey bellidir; İstanbul Sözleşmesi fesih kararı geri çekilmeli, 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlarla beraber etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerinin soruşturmaları dikkatli bir şekilde incelenmeli ve hızlıca sonuçlandırılmalıdır.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMİYORUZ”
İktidar kadınların yaşam hakkına kasteden yasal düzenlemelerde ısrar ettikçe her gün daha vahşice katlediliyoruz. Tüm bu katliamların sorumlusu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alanlardır. Günlerce meydanlarda savunduğumuz İstanbul Sözleşmesi etkin uygulansaydı bugün Seyhan, Nefes, Hatice ve diğer kadınlar aramızda olabilir toplumsal cinsiyet eşitsizliği büyük oranda ortadan kalkardı. İşte tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesini uygulatma mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Kadınlar olarak yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz; Kadına yönelik şiddet politiktir”. Çözümü için kadınlarla birlikte etkin politikalar üretilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanması gereklidir.
“MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Doğayı talan ederek ölümünden sorumlu olduğunuz tüm canlılara, cinayet faillerine verdiğiniz tüm cesarete, ataerkil zihniyetinize rağmen susmuyoruz, susmayacağız. Vahşice katledilen Seyhan, şüpheli biçimde ölen Nefes Balkan ve diğer tüm kadınlar ve LGBTİ+lar adına bir kişi daha eksilmemek ve haklarımıza kavuşmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadın cinayetleri, nefret cinayetleri normalleştirilen sisteminizle her gün eksilmemize neden olduğunuz arkadaşlarımız için, yaşamlarımız için, mücadelemizi aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşamı mücadelemizle biz kadınlar inşa edeceğiz” dedi.

