CHP’nin Kocaeli’de en çok merak edilen adayı Belkıza İlter: Kocaeli’de altı vekili zorlayacağız

CHP’nin Kocaeli listesinin belli olmasının ardından, listede en çok merak edilen isim 12’inci sıra adayı Belkıza İlter olmuştu.

CHP’nin 12’inci sıra adayı Belkıza İlter Korkusuz Kocaeli’ye yaptığı ziyarette siyasete girişi, günümüze kadar yaptığı çalışmalar, yaşantısı, genç bir aday olarak genç seçmenle ilgili fikirler ve siyasi geleceği ile ilgili samimi açıklamalarda bulundu. İşte CHP’nin Kocaeli 12’inci sıra adayı Belkıze İlter’in gazetemize yaptığı açıklamalardan satır başları:

Biraz kendinizden bahseder misiniz? İnsanlar sizi tanımak istiyorlar

SİYASETLE HEP İLGİLENDİM

İlkokul, ortaokul ilk eğitimimi Kocaeli’de Karatepe İlköğretim Okulu’nda tamamladım. Kartepe’ye bağlı bir köydü. Namık Kemal Lisesi’nde okudum Mehmet Ali Paşa’da. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü kazandım. 2017’de mezun oldum. 2012-2017 yılları arasında orada eğitim gördüm. Daha sonra direkt iş hayatına başladım. Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra bunun bana uygun olmadığını gördüm. Yani ben biraz daha insan hakları alanında uzmanlaşmak istedim. Gezi’den itibaren o kadar üst üste şey gördük ki üniversite yıllarımızda. Bir yandan mücadele bir yandan okulu bitirmek üzerine geçti üniversite hayatım. Siyasetle hep iç içeydim haliyle. Türkiye’deki özellikle ekonomik durumun kötüye gittiğinin farkındaydım. Ve bir yoksulluk dalgasının çok yoğun bir şekilde bizi etkileyeceğine inanmıştım.

UZUN YILLAR SİVİL TOPLUM ALANINDA ÇALIŞTI

Bu kadar çok mülteci geliyor, bu yükün Türkiye üstünde büyük bir yıkıma sebep olacağını tahmin ettik. Dedim ki tamam, özel sektör çok benlik bir alan değil. Daha sonrasında özel sektörden ayrıldım zaten. Sonra sivil toplum alanına geçtim. Birleşmiş Milletlerin bir organizasyonu olan Uluslararası Çalışma Örgütü’ne istihdam alanında danışmanlık vermeye başladım. Burada kayıtlı sigortalı genç istihdamı üzerine çalıştım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeni yönetimi göreve geldiğinde, bir göç birimi açtı ve ben de bir süre orada çalıştım saha koordinatörü olarak. Bunun yanında çeşitli kurum ve kuruluşlarda gönüllü olarak da çalışmalar yaptım.

Genç bir aday olarak gençlerin sorunları hakkında ne düşünüyorsunuz?

TÜRKİYE’DE GENÇLER ESKİDEN 30 YAŞINDA ARABASINI ALABİLİYORDU

Biz gençler olarak ekonomik buhranı çok derinden hissediyoruz. Yani çalışan genç yoksullar, mülksüzler sınıfı var Türkiye’de. Yani çok büyük bir çalışan kesim zaten asgari ücretli. Bir de Türkiye’de farklı şehirlerde sahada gördüğüm bir sorun var. O da memleketin her yerinde çoğu insan icralık olmuş ve zaten kısıtlı olan gelirleri borca gidiyor. Baktığınız zaman işte eskiden bir orta sınıf vardı. O finans merkezinde çalışan beyaz yaka dediğimiz emekçi otuz yaşında artık arabasını alabiliyordu. Otuz beşine geldiğinde evini alabiliyordu. Evlenebiliyordu. Yuva kurabiliyordu. Avrupa’ya gezmeye gidiyordu ya. Dünyanın her yerine gidebiliyorken bugün biz kendi ülkemizde aslında yani şehir içinde bile gezerken zorlanıyoruz. İstanbul’un içinde yaşıyor muhabbeti var işte yıllardır Bağcılar’da oturuyor ama denizi görmemiş. Bu Kocaeli için de geçerli. Sivas için de geçerli. Çorum için de geçerli. Yani Türkiye’nin her yerinde çalışan yoksul ve mülksüz büyük bir kitle var.

ADALETİN OLMAMASI EKONOMİYİ KÖTÜ ETKİLİYOR

Bunun yanı sıra ciddi anlamda bir adalet problemi de var. Şimdi bu adaletin de olmayışı yani yargının bir tek adamın elinde olması, onun kararlarıyla olması ekonomiyi kötü etkiliyor. Yatırımlar çekiliyor ülkemizden. İşte çeşitli kurumlar, derecelendirme kurumları sürekli Türkiye’ye yıllardır kötü puan veriyor. Bu güvenilmez bir ülke olduğu için. Yani insanlar gelip burada yatırım yapmak istemiyor. Yurt dışından gelip vatandaşlık karşılığında ev alıyorlar ama bunun da üretime bir katkısı yok. Biraz daha kendi gençlerimizden bahsetmek istiyorum. Gençlerimiz burada işte bir şekilde uzmanlaşıp dil öğreniyor. Birkaç sene bir sektörde çalışıyor, burada bizim iyi üniversitelerde yüksek lisans yapıyor ve kendilerini Avrupa’ya atıyorlar. Gençler Türkiye’yi basamak olarak kullanmaya başladı. Bu sadece beyin göçü olarak değil yani kas göçü de var. Emeğiyle kazanmaya çalışan tüm nitelikli iş gücünü kaybediyoruz.

KOCAELİ’DEN ARA ELEMANLAR AMERİKA VE KANADA’YA KAÇIYOR

Kocaeli’de de sektör temsilcilerine gittiğiniz zaman ne sorun var? İşçi yok diyor, personel yok diyorlar. Bir taraf iş yok diyor. Bir taraf da işçi yok diyor. E tabii şimdi Türkiye’deki işçi Avrupa da olabilecekken neden durmuyor? Dilovası’ndan, Hereke’den Kocaeli’nin farklı yerlerinden Amerika’ya, Kanada’ya, kısaca Kuzey Amerika’ya göç var. Ve bunlar ara eleman. Ya bildiğiniz Türkiye’de nitelikli işçi olabilecekken gidip orada düz işçi olmayı tercih ediyor insanımız. Türkiye’de doktor olan tanıdığım bir çift Amerika’da pizzacılık yapıyor şu anda.

GENÇLER ARTIK KENDİNİ BU ÜLKEYE AİT HİSSETMİYOR

Türkiye’de gençlere sunulan şey ya ucuz iş gücü olmak ya da Batı’da ikinci sınıf vatandaş olmak. Bu yüzden gençler kendilerini bu ülkeye ait hissetmiyor artık. Yani burada mavi yakalı olabilir. Mavi yakalı olsa şimdi yoğun çalışma saatleri var, istemiyorlar. Yoğun çalışma saatleri, düşük ücretler, insana yakışır iş dediğimiz kavram yok. İnsan onuruna yakışır bir iş ve çalışma imkanı vermediğimiz o an siz bu insanları burada tutamıyorsunuz. Burada çalışmayacaklar. Yani açıkçası babası işte yirmi beş yaşındaki bir genç babasının verdiği harçlık ona daha onurlu geliyor.Yani çalışıp işte sanayide çalışabilse iyi bir maaş alsa, iyi bir statüsü olsa, yani ait hissetse zaten çalışacak. Ve kendi nitelikli insanımız gidince şimdi deprem bölgesindeki inşaatlarda çalışmak üzere Özbekistan’dan vs işçi ithal etmek zorunda kalıyoruz bu sefer.

Milletvekilliği süreci nasıl gelişti?

Türkiye sahasında karşılaştığım sorunların sadece sivil toplum alanındaki çalışmalalarla çözülemeyeceğini gördüm. O yüzden uzun süredir yaşadığım, diğer metropoller gibi bir işçi kenti olan ve sürekli göç alan şehrim Kocaeli’den aday olmaya karar verdim. Ankara’da mülakata girdim. Buradaki partiedeki aktif olan arkadaşlarımız ile tanıştık. Partimizin Yoksullukla Dayanışma Ofisi’nde çalışırken Türkiye sahasında edindiğim deneyimleri onlarla paylaştım. Kocaeli’de neler yapabileceğimizi, daha önce ulaşamadığımız vatandaşlara nasıl ulaşabileceğimizi konuştuk. Çok sevdik birbirimizi. Gerçekten çalışmalarımıza da değer veriyorlar. İkincisi de sanırım o abi abla kavramı hala devam ediyor. Gençlerin siyasete katılımı ile ilgili süreçte desteklerini gösterdiler. Siyasete girmek zaten benim her zaman bir hayalimdi. Bir yerden başlamak lazımdı. Birçok gence de iyi bir örnek oldu benim aday gösterilmem. Ben aday olduktan sonra gençlerin yoğun olduğu bir grubumuz var. Orada paylaştım. On altı on yedi yaşında lise öğrencileri de var. Mesaj attılar bana çok sevindik bizim de hayalimiz diye. Ben lisedeyken on altı on yedi yaşındayken kırk-elli yaşımda siyasete girerim diyordum. Onlara ilham olmak çok kıymetli benim için. Bizim bu gençliğe sahip çıkmamız lazım.

GENÇLERİ SİSTEMİN İÇİNE DAHİL ETMEK LAZIM

Az önce dedim ya Türkiye’yi bir basamak olarak kullanıyor artık gençler. Şimdi bunun önüne geçmek için gençlerin her alanda yani inşa eden tarafta olması lazım. İnşa eden tarafta olmak demek işte politikalardan tutun da yani belediyedeki işte meclislerden tutun da her yerde gençlerin var olması lazım. Ama bu da yani sanki hadi gel gençlik kotasından sen de gir. Hadi gel ablacığım abiciğim gibi değil. Bu gençlerin mücadelesiyle olacak. Ben buna inanıyorum. Birçok partiden genç aday var aslında baktığım zaman. Gençlerin kurucu tarafta olması lazım. O alanı gençler kendileri bence alacaklar. Yani alıyoruz. Evet o değişim geliyor. Çok ciddi anlamda yetenekli ama imkanlardan yoksun gençler var. Bunun önüne geçmek için gençlerin gerçekten inşa eden tarafta ve birer aktör olarak bulunmaları lazım. Gençleri sistemin içine dahil etmek lazım.

GENÇLERİN CİDDİ BİR BORÇ YÜKÜ VAR

Kirasını ödeyemeyen, ev bulamayan bir genç hayal kuramaz. Benim arkadaşlarımın büyük bir kısmı beyaz yakalı ded. Devlet memuru olan da var içlerinde. Yani en iyi işlerde çalışıyor dediğimiz arkadaşlarımız da çok ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Yani borçlular. Çok ciddi anlamda borçluyuz. Türkiye Bankalar Birliği’nin işte en son Şubat 2023 raporu var. Oraya baktığımız zaman gerçekten o kadar fazla kredi çeken insan var ki. Şu an burada dört kişiyiz, dördümüzün de kredi kartı borçları var. Kredi borçları var. Hükümetin bize tek vadettiği şey daha fazla borçlanmak, kredi vermek. Beni daha fazla borçlandırma. Ben zaten borçluyum. Beşli çete dediğimiz işte bu aslında beşli çete de değil. Yani hani bunların daha belediyeleri var. Bakanlıkları var. Türkiye’de ciddi bir gelir dağılımı adaletsizliği var. Vergide adaletsizlik var. Gelir dağılımında adaletsizlik var.

CHP OLARAK DEPREM BÖLGESİNDEN 400 BİNE YAKIN TELEFON ALDIK

Yani Bütün kamu kurumlarının neredeyse özelleştirdiler ve şimdi bunlar nereye gitti bu kaynaklar? Türkiye yoksul bir ülke oldu. Biz 1999 depremini yaşadık. Yani ben çok küçüktüm. Köyde olduğumuz için çok etkilenmedik ama ben 1999 depreminin travmalarını liseye başladığımda gördüm. AK Parti depreme sadece algı yönetimi olarak hazırlanmış. Sadece algı yaptılar. CHP tarafından koordinasyon merkezi kuruldu 6 Şubat’ ta. İki, üç hafta hatta bir aya yakın aktif olarak çalıştık orada. Zaten bütün belediyeleriyle birlikte Cumhuriyet Halk Partisi oradaydı. Milletvekilleriyle hala oradalar. Dört yüz bine yakın telefon aldık sanırım partideki koordinasyon merkezimize. Bize lütfen AFAD’ı gönderin, ses geliyor. Teyit ediyorduk. AFAD’a yönlendiriyorduk ve birçok insanın da kurtulmasına sebep olduk. Yani sadece Ankara’dan iyi bir koordineyle Cumhuriyet Halk Partisi’nden AFAD’a mesaj atarak burada ses var diyen insanlar arıyor diyerek insanları kurtarabildik.

ÜLKENİN BEKA SORUNU UYUŞTURUCU VE DÜZENSİZ GÖÇMENLER

Şimdi siz bu güven mekanizmasını yıkmaya başlarsanız çeşitli radikal partiler çıkar. Uyuşturucu dokuz yaşa kadar inmiş. Türkiye’nin her yerinde uyuşturucu problemi var. Bizim yıllardır gözümüz mü kapalıydı? Şimdi bu uyuşturucu problemi ve yoksulluk problemi benim için büyük bir mesele. Ben kesinlikle bu iki soruna beka sorunu diyorum. Gördük işte Bağcılar’da metronun altına kendini atan genç vardı. Gençlerimizi tutamıyoruz. Bu şekilde kategorize etmek doğru değil ama anlaşılması için söylüyorum. Kas göçü var. Beyin göçü var. Yani vatan dediğimiz şey, bize huzur ve güven vermesi lazım. Hani bunu vermiyorsa, o zaman dönüp dolaşıp hangi bekadan bahsediyorsunuz? Bunu bir algı yönetimi olarak kullanıyorlar. İnsanların milli duygularını istismar ediyorlar.

Kocaeli’yle ilgili seçimlerde ne düşünüyorsunuz? Kaç vekil çıkar…

Kocaeli’de batıda yoksul ve muhafazakar ciddi bir seçmen grubu var. Bizim bu insanlara gitmemiz gerekir. Bu bir eleştiri değil tespit aslında. Günün sonunda bizim oralara gidip diyalog kurmamız lazım. Daha çok iş yerleri, emekçilerle yani üretenlerle de buluşmamız lazım. Birlikte olmamız lazım. Kocaeli çok göç alan bir yer. Bir kısmı İç Anadolu’dan bir kısmı doğudan güneydoğudan. Yani kendi nüfusunun çok üstünde bir göç almış kent burası. Gelen göçmenlerde gruplar olarak birbirine tutunuyor. Şimdi AK Parti zamanında oralara gittiği için kanalize oldu bu insanlar. Zaten hep birlikte göç ediyorlar ve kopmuyorlar. Bizim bu konulara eğilmemiz lazım. Kocaeli’de en az 6 Milletvekili bekliyorum. Bu arada gerçekten bunlar sadece anketlere ve sahadan gelen verilere bakarak söylüyorum. Yani anketler kesinlikle belirleyici değildir tabi ki seçim günü ne olacağı hiç belli olmaz. İnşallah 6’nın da üzerine çıkarız.

YEREL SEÇİMLERE KADAR ZAMANIMI KOCAELİ’DE GEÇİRECEĞİM

Bir dönemim Ankara’da bir dönemim İstanbul’da bir döneminde Kocaeli’de ailemle geçiyorum. İstanbul’da evim var. Sürekli sahadayım, işlerimden dolayı. Mersin, Hatay, Adana, Antep sürekli programalar yapıyoruz.Ama yerel seçimlere kadar zamanımın büyük bir kısmını Kocaeli’de geçirmeyi düşünüyorum. Kocaeli’de AKP’den kopan bir muhafazakar seçmen var. Önümüzde genel seçimler sonrası bir yerel seçim süreci var. Artık bu seçmenleri partimize kanalize etmemiz lazım. Önce onları dinlememiz, sonra kendimizi anlatmamız gerekiyor. Biz genelde yoksul ve muhafazakar kitlelerin yöneldiği hem AKP hem de HDP tabanından oy alabiliriz. Bir işçi kenti olan Kocaeli’de sosyal demokrat bir partiye yakışır oy oranlarına ulaşacağımıza inanıyorum ve parti olarak tüm gayretimiz de bu yönde olacak.”