1. Haberler
  2. Güncel
  3. Denizimiz salya denilen kefenle ölüme yatırıldı

Denizimiz salya denilen kefenle ölüme yatırıldı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yaklaşık 2 aydır Marmara Denizi’ni etkisi altına alan müsilaj olarak da adlandırılan deniz salyası ile ilgili bugün S.S. Eskihisar Gebze Su Ürünleri Kooperatifi’nde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklama öncesi imza toplanırken açıklamaya Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Yaprak Fidancı ve dernek üyeleri, TMMOB Makine Odası Kocaeli Şube Başkanı Murat Kürekci, oda yöneticileri ve Gebze Temsilciliği, HDP Gebze İlçe Örgütü, Karamürsel Su Ürünleri Kooperatifi, Ereğli Su Ürünleri Kooperatifi, Tavşancıl Balıkçılar Derneği, Nefes Doğa Sporları Topluluğu, İstanbul Küçükyalı Su Ürünleri Kooperatifi, İstanbul Amatör ve Sportif Olta Balıkçıları Derneği, Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği, Kocaeli Birlik ve Eskihisar Su Ürünleri Kooperatifi, Eskihisar Muhtarı Tayfun Özcan katılım gösterdi.

“VAHŞİCE KİMYASAL KİRLİLİĞE MARUZ BIRAKILDI”

Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Yaprak Fidancı tarafından okunan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Kocaeli’de, 16 OSB, 34 liman vardır. Her biri birbirinden tehlikeli kimyasal depolama alanlarıyla, petrokimyadan gübreye geniş bir yelpazede üretim yapılmaktadır. Ülkedeki kimya üretiminin yüzde 26’sını karşılıyoruz. Yine 40’ı Kocaeli’de olmak üzere, Yalova-Altınova, İstanbul-Tuzla üçgeninde yüzlerce tersaneyle denizimiz, havamız, derelerimiz, yer altı sularımız, onlarca yıldır vahşice kimyasal ve fiziksel kirliliğe maruz bırakılmıştır.

“BEBEKLERİMİZ TÜRLÜ HASTALIKLARLA DOĞUYOR”

Sadece bu basit rakamlar bile şehrimizin çevre yükünü göstermeye yeter. Üstelik mevcut kontrolsüz sanayileşme, limanlaşma ve tersaneler yetmezmiş gibi, her gün yeni tesislere ve devasa üretim-kapasite artışlarına izin verilmektedir.  Kaza risklerinin yanında şehrimizde her gün her yaştan hemşerimizi kanser, astım-alerji, KOAH, metabolizma, kalp hastalıkları nedeniyle kaybediyoruz. Her dakika yeni hastalar eklenip, bebeklerimiz teşhisi konamayan türlü çeşit hastalıkla doğuyor.

“BİZLER BİRER RAKAM DEĞİLİZ”

Ancak bu durum birer rakam olarak değerlendiriliyor. Değiştirmek için hiçbir şey yapılmayıp, son derece doğal karşılanıyor. Tıpkı İzmit Körfezi’nde, Marmara Denizi’nde iki aydır yaşanan deniz salyasının doğal karşılanması gibi. Ne balıklar, ne kuşlar, ne de bizler birer rakam, madde, malzeme değiliz. Canız, canlıyız  Deniz salyasının bu kadar geniş alanda etkin olarak yaşanmasına ‘doğal’ denemez. Buna olsa olsa ‘yapay afet’ denir.

“AMA DEMEDEN BİR ARAYA GELİN”

Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Çevre ve Şehircilik, Tarım ve Orman, Sağlık, Ulaştırma Bakanlarına, Kocaeli, İstanbul, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ Vali ve Kaymakamlarına, Büyükşehir ve yerel belediye başkanlarına buradan sesleniyoruz: “Siyasi farklılık gözetmeden, ama demeden” hemen bir araya gelin. Çünkü denizimiz, havamız, suyumuzla birlikte acı çekerek ölüyoruz. Anayasa ve kamudan gelen gücünüzü acilen bizleri yaşatmak üzere kullanın! Doğru uygulamaları dünyanın neresindeyse bulup, hayata geçirin. Bugüne dek ekolojiyi korumak üzere uyguladığınız hiçbir şey bizleri yaşatmak için işe yaramıyor, yanlışı sürdürmeyin.

“GELECEK NESİLLERE KARŞI EKOLOJİK SUÇTUR”

Şehirlerimizde yeni sanayi tesislerine, liman, tersane, kimyasal depolama alanlarına izin vermeyin, mevcuttakilere de üretim ve kapasite artış izni vermeyin.  Limanların kapasite artışları için yüzlerce dönüm dolgu ve dip tarama yöntemleri kullanılıyor. Mevcut sanayi kuruluşları yüzde 110 gibi devasa oranda üretim artışları yapmak istiyorlar. Çevre ve sağlığa etkileri bütünsel olarak değerlendirilmeden sanayiye bonkörce verilen, Dolgu, dip tarama ve üretim-kapasite artış izinleri vahşi olduğu kadar gelecek nesillerimize karşı ekolojik suçtur. Bu izinleri verip, suça ortak olmayın. Verdiğiniz izinleri de iptal edin. Doğa uyarıyorken, zaman varken yanlıştan dönün.

ÖNERİLERİ SAYDILAR

Sanayi ve evsel tüm atıklar için derin ya da değil denize her türlü deşarjdan vazgeçilmelidir. Dere ıslahlarıyla kaçak deşarjlara son verilmeli, vahşi atık depolamaları, tarım ilaçları nedeniyle yer altı sularının kirletilmesi engellenmelidir. Tersanelerdeki silikatla kumlama vb. kimyasal kirleticilere izin verilmemelidir. Marmara Denizi ve İzmit Körfezi, akıntısı, sıcaklığı, tuzluluk gibi nadir özellikte bir geçiş denizidir. Bu nedenle, geçmişte son derece zengin bir her türlü deniz canlısına sahipken,  temel konular bile değerlendirilmeden üstünkörü verilen izinler yüzünden döngü bozulmuş, besin zinciri kırılmıştır.

“BALIK SEZONU BELKİ DE HİÇ OLMAYACAK”

Bu yıl erken kapanan balık sezonu, gelecek yıl ve sonrasında belki de hiç olmayacaktır. Deniz Salyası balıkçı ağları ve teknelere çok ciddi zararlar verdi.  Balıkçılarımızın bu zararı giderecek gücü zaten yoktu balık olsa bile denize çıkmaları imkansız hale gelmiştir. Şu anda geçerli olan kanun, yönetmelik, arıtma, ölçüm, izleme, ceza yöntemleri günümüzün sağlıklı, temiz çevre ihtiyaçlarına uymuyor. Bu yüzden işe yaramıyor. Küresel ısınma, su kıtlığı ihtimali kadar, gelecekteki başkaca riskleri de düşünerek mevcut kriterlerinizi güncelleyip, değiştirmelisiniz.

“DENİZLERİMİZİ BİZE GERİ VERİN”

Bu değişiklikleri yaparken ekolojiyi korumak isteyen her vatandaş, bilim insanı, STK, platforma kulak verin. Çevrenin korunması için ceza bir yöntem değildir, aksine kirletilmesi için adeta teşvik edici olmaktadır. Doğaya bedel biçilemez. Acilen temiz, ahlaklı sanayiye geçilmelidir. Denizimiz salya denilen bir kefenle kaplanıp yoğun bakıma ölmeye yatırılmıştır. Derhal tedavisini uygulayıp kefenini yırtın ve denizlerimizi bize geri verin. “

Denizimiz salya denilen kefenle ölüme yatırıldı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Korkusuz Kocaeli ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!