Yapı Yol Sen Kocaeli Şubesi, yeni yürütme kurulunu kongrede belirledi.
Yapı Yol Sen Kocaeli Şubesinin 8. Olağan Genel Kurulu bugün ilk oturumu gerçekleştirildi. 8. Dönem Yürütme Kuruluna mevcut Şube Başkanı Etem Kartal aday olmazken Tek liste ile yapılan seçimde yeni Yürütme kuruluna
Levent BURHANOĞLU
Ali KARAMAN
Adnan YENİCE
Recep Cumhur BABAOĞLU
Mürşidiye GÜNGÖR
İdris ÇORUH
Özkan KAÇMAZ, seçildi.
KONTRA SENDİKALAR…
Yapılan olan kongrede konuşan Etem Kartal ise şu ifadeleri kullandı: “Yaklaşık 33 yıllık emek demokrasi ve barış mücadelemiz kesintisiz devam ediyor. Bu mücadelenin uzun soluklu bir mücadele olduğunun farkındayız. Bu uzun erimli yolda birçok zorlukla, birçok engelle karşılaştık. Geçtiğimiz yarım asrı aşan bu zaman diliminde devlet eliyle kurdurulan kontra sendikalar yüzünden bütün Kamu emekçileri, emeklileri ne yazık ki hiç hak etmedikleri bir hayata mahkûm edilmiş durumda. Üç hafta önce sonuçlanan 7. TİS süreci hepimizin yakından izlediği ve kamu emekçileri açısından bir hezimet olarak işverenin sunduğu ve enflasyonun %50 altında bir ücretle, yargı yolu da kapalı olmak kaydıyla Hakem Kurulu tarafından kabul edildi.
FETÖ DARBESİNİ BAHANE EDEREK
Bu süreç içerisinde gerek yerelde, gerekse bölgesel ve Merkezi eylemliliklerimiz oldu, vicdanen en rahat topluluk bizleriz. Ancak bu durum yine de bizlerin etkilenmediği anlamına gelmiyor. Bu durumu değiştirmek için işyerlerinden başlayarak yeniden örgütlenerek. Bundan sonraki dönemlerde bütün plan, programımızı ve enerjimizi yetkiyi almak üzere harcamalıyız. Sermaye ve sermayeyi temsil edenler boş durmuyor. Emekçiler sesini yükselttiği her dönem gizli elleriyle toplum mühendisliği uyguluyorlar. 10 Ekim Ankara Gar Katliamı ve öncesinde ki süreçte, yükselen emek hareketini bastırmak ve siyasal zeminde daha derinlere kök salmak için yüzlerce insanımızın ölümüne sebep oldular. Fetö darbesini bahane ederek ve hatta Tanırının bir lütfu olarak görenlerin ihraç ettiği 130 binde fazla insanın yaşamının nasıl alt üst edildiğine şahit olduk. Hala yargı kapılarında adalet bekleyen insanların olduğunu biliyoruz. Bu zulme dayanamayıp intihar eden onlarca insanımızın olduğunu unutmadık. Bu baskı düzeninin olduğu sürede iyi ki KESK vardı, iyi ki Sendikalarımız vardı. Bu sürecin hiçbir aşamasında arkadaşlarımızı yalnız bırakmadık her zaman yanlarında olduk ve bunu hissettirdik.
BİNLERCE İNSANIMIZ ÖLDÜ VE ÖLDÜRÜLDÜ
Akp’li yıllar boyunca işsizliğin, açlığın, iş kazalarının, kadın cinayetlerinin, deprem, sel ve yangınların artarak devam ettiğini gördük. Yaşam alanlarımızın yağmalandığına tanıklık ettik. Bu ihmal ve felaketlerin sonucu olarak binlerce insanımızın öldüğünü, öldürüldüğünü gördük. Kamu maliyesinde Bütçeler hazırlanırken Emeklilere, Kamu emekçilerine ve yoksul halka gelince kaynak sorunu var diyenlerin, çocuk tecavüzleri ile anılan Ensar vakfı ve benzeri vakıf ve cemaatlere, bakanlıklar teslim edilirken, sınırsız para aktarılırken kaynak sorun olmuyor. KKM hesabı olanlara aktarılan milyarlarca lira kaynak sorunu olmuyor. Aslında sorun kaynak bulmada değil, var olan kaynakların nasıl dağıtıldığında yatıyor.
BÜYÜK HAK GASPLARI…
AKP’li yıllar işçinin, emekçinin açlık sınırının da çok çok altında ücretlerle çalıştırıldığı, emeği ile geçinenlerin yoksullaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Büyük bir hak gaspı, ücretlerde erime, çalışma saatlerinin uzaması, işsizliğin artması, sendikalaşma oranının düşmesi, buna karşı grevlerin protestoların hiç bitmediği süreçlerde umudumuzu artırıyor. Özelleştirmeler ve taşeronlaştırma, taşeronun taşeronu şeklinde büyütüldü. Uzaktan ve çağrı üzerine çalışma yöntemleri uygulamaya konuldu. Evden çalışma yaygınlaştı. Kiralık işçilik yasası ve özel istihdam büroları aracılığı ile işçinin işgücünü satma pazarlığı da elinden alındı. Esnek çalışma ile kölelik düzeni tekrar hayata geçirildi. Nazi kamplarını aratmayan bir durum hayatımıza ikame edildi.
TÜİK’E GÖRE BİLE HER 3 GENÇTEN BİRİ İŞSİZ
İşsizlik, TC tarihinin en üst rakamlarına ulaşmış durumda. TÜİK’in rakamlarında bile her 3 gençten birinin işsiz olduğunu görüyoruz. 10 milyon civarında işsiz olduğunu düşünürsek, bakmakla yükümlü olduklarıyla birlikte- 30 milyondan fazla kişi açlıkla karşı karşıya demektir. Aileden sorumlu Bakan 11 milyon insana doğrudan sosyal destek veriyoruz derken bu durumu teyit etmiş oluyor. Artan intihar vakaları da bu tablonun eseridir. Değerli arkadaşlar bu kadar hak kaybı, hukuksuzluk, yolsuzluk, yoksulluk varken bizlere düşen görev yaşam hakkımızı korumak için mücadele etmek. Mücadele edebilmek içinde sendikalarımıza sahip çıkmak zorundayız.
ÇOCUKLARIMIZA ONURLU BİR GELECEK BIRAKMAK İÇİN SÖZ VERDİK
Bir emek örgütü olarak YAPI –YOL SEN – KESK. Sendikal ve siyasal alanda siz değerli üyelerinden aldığı güçle her türlü saldırıya karşı mücadele eder. Sendikalı olmak demekte üyelik formunda ismimizin yazması demek değildir. Sendikal bilince sahip olmak ve sınıfının farkına varmaktır. Bugün sermayeyi temsil eden, onların kurdurduğu sendikalarda yer alan insanlar sendikal bilinçten yoksundur. Biz köle değil, emekçiyiz. Emeğimizin alın terimizin karşılığını almakta en insani hakkımız ve görevimizdir. Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için söz verdik, çünkü kurduğumuz bu sendikalar tüm kamu emekçilerinin umudu olsun istedik. Bunu da başardık Kesk, Kamu emekçilerinin tek umudu dur. Sadece iş kolumuzdaki kamu emekçilerinin değil emekten, demokrasiden, barıştan yana herkesin sesidir. 8. Olağan Genel Kurulumuzun KESK – Yapı Yol Sen ve Emek hareketine katkı sunmasını temenni ediyor, Yeni dönemde görev alacak arkadaşlara başarılar diliyorum.”