Bilmiyorum sizinle sonumuz ne olacak…
Bir şarkıdan girdim ama bizim çalıntı işler konusunda dedektif kesilen, “bağzı” konularda “koro halinde ve aynı zamanda” defalarca yazılar yazan “bağzı” gazeteci arkadaşlarımız hakkında aklıma bu şarkı sözleri geldi ilk.
Kentin en çok okunan gazetesi, gazeteleri olmakla övünen özgür basınımızda bazı isimler beni öyle hayal kırıklığına uğratıyor ki bazen, şaşıyorum.
Mesela İzmit Belediyesinin resmi açıklama yaparak çalındığını açıkladığı tarladaki çilekleri, basınımızda çalındı-çalınmadı diye o kadar yazıldı ki, garibime gitti.
Hatta, “Bir işçi bir tarla çileği şu kadar sürede toplarsa, kaç hırsız bir tarla çileği kaç gecede çalar?” diye, konuyu YGS işçi problemine vardıranlar bile oldu.
Heyhat…
Basınımızın “bağzı” matematik dehaları, denklemler ve formüller üzerinden problemler kurmanın, sonra kurdukları problemleri çözmenin peşine düşmüş ama…
MESEM’deki (Mesleki Eğitim Merkezi Projesi) yolsuzlukla çalınan yüzlerce milyonluk hırsızlık olayı hakkında nedense fikir üretememiş!
Peki, hatırlatılmak istenmeyen, dillendirmemek için elma, armutla kamuoyunun uyutulduğu milli eğitimde vurgun iddiası neydi?
Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde okul müdürü ve müdür yardımcısına, MESEM programına sahte kayıt yaptırdıkları ve kayıt başına düşen ücreti tanıdıkları şirketlere aktardıkları iddiası nedeniyle soruşturma açılmıştı.
Aslında konunun 2023 yılında ortaya çıktığı ve iddialara rağmen İl Milli Eğitim Müdürlüğünün soruşturma dahi açmadığı bile iddia edildi.
En son Şubat 2024’te iddiaların yeniden gündeme gelmesiyle iki idarecinin açığa alındığı ve onlarca kişinin soruşturmaya dahil olduğu 500 milyon lira üzerindeki hırsızlık iddiası neden “bağzı” basınımızın ilgisini çekmedi?
Hatta AB proje bağlantılı bir derneğin de adı bu vurgunla anılmaya, soruşturmaya konu olmaya başladı.
Konunun doğru olup olmadığı iç soruşturma ve yargının konusu.
Ama..
Yüzlerce milyonluk bir hırsızlık iddiası hakkında tek satır bile yazmayıp, formül, denklem üretmeyip, İzmit Belediyesinin çileklerini hep bir ağızdan diline dolayan “bağzı” gazeteci arkadaşların tavrı neyle açıklanabilir?
O “bağzılarına” karşılık susmayan;
Bugün Kocaeli’nin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akçaalan’ın sorduğu, “Şehrin birinci gündemi olan yılın skandalında hangi medya organlarına bu olay sonrasında bütçe çalışması yapıldı? Bu olaya karışan isimler hangi medya organları ile sıkı ilişkide?” sorusunu mu sormalı?
Nokta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Furkan Çalışkan’ın, “R.Ş. isimli kadının irtibatta olduğu tüm siyasetçiler, bürokratlar, R.Ş.’yi bu yapıya monte edenler, ona kefil olanlar, irtibatta olduğu gazeteciler ve hatta o gazetecilere bu bilgiyi taşıdığından şüphe edilen Kent Konseyi çalışanları dahi incelenmeli.” iddia ve yorumunu mu?
Haydi, İzmit Belediyesinde çalınan çileklere verdiğiniz eforu, milli eğitimde çalınan yüzlerce milyon iddiası için neden vermediğinizi de formülleştirir misiniz?
Mesela, iki kişi 22 bin kişilik sahte ismi 250 milyon liralık vurguna dönüştürürse, kaç kişi böyle bir vurguna göz yumar?